9 Nisan 2012 Pazartesi

Güneş Sistemi ve Ötesi



1. Gök Cisimlerini Tanıyalım
2. Güneş Sistemi
3. Uzay Araştırmaları


1.Gök Cisimlerini Tanıyalım
yıldız
kuyruklu yıldız
takımyıldızı
gezegen
ışık yılı
meteor




Uzay, yıldızlar, gezegenler ve göktaşlarıyla doludur. Bunların her biri gök cismi olarak adlandırılır. Bu gök cisimlerinin milyarcası toplanıp bir araya gelerek dev yıldız kümelerini oluşturur.

Yıldız denince aklımıza ilk önce bayrağımızdaki yıldız şekli gelmektedir. Oysa yıldızların şekli genellikle küreseldir. Yani yıldızlar sanılanın aksine köşeli olmayıp Güneş gibi küresel biçimdedir.
Yıldızlar, yüksek sıcaklıktaki gaz yığınlarının bir araya gelip sıkışmasıyla oluşan, çevrelerine ısı ve ışık yayan, parlak gök cisimleridir. Yıldızlar canlı değildir, ama bir canlı gibi doğar, yaşar ve ölür. Ömrü sona eren yıldızlar şiddetli patlamalarla parçalanırlar.
Yıldızların farklı renkte olmaları bize onların sıcaklıkları hakkında bilgi verebilir. Sıcak yıldızlar mavi ve beyaz, orta sıcaklıktaki yıldızlar sarı, soğuk sıcaklıktaki yıldızlar ise kırmızıdır.
Gökyüzüne Dünya'dan bakıldığında sergiledikleri görünüm sebebiyle bir arada bulunan yıldız grupları takımyıldızı olarak adlandırılır. Takımyıldızlar çok farklı özelliklerde olmalarına karşın, bir kümeymiş gibi görünen yıldızlardan oluşur. Bunlar eski gökyüzü bilimcilerince hayali çizgilerle birleştirilerek masalsı ve mitolojik adlar almıştır.





Bizler çıplak gözle baktığımızda gökyüzündeki birçok cisimden bazılarını görebiliriz. Gök taşları ve zaman zaman kuyruklu yıldızlar gökyüzünde görebildiğimiz cisimlerden bazılarıdır. Bu cisimlerden kuyruklu yıldızlar adlarının aksine birer yıldız değildir. Bu gök cisimlerinin yapısında donmuş halde buzlar, gazlar ve tozlar bulunur. Bu yüzden kirli kartopu olarak da adlandırılırlar.


Gönderilen Fotoğraf


Kuyruklu yıldızlardan kopan toz tanecikleri ve kaya parçaları Dünya atmosferine girdiklerinde sürtünmenin etkisiyle ısınır ve ince bir ışık çizgisi bırakır. Bu doğa olayı halk arasında yıldız kayması olarak bilinir. Buna atmosfere yüksek hızla girip yanan bir meteor da sebep olmaktadır. Bazı meteorların tamamı yanmadığından yeryüzüne düşen parçaları olur. Atmosfere girerek yeryüzüne ulaşabilen bu meteorlara gök taşı adı verilir. Meteorlar, düştükleri yerlerde ciddi hasarlara yol açabilir, çukurlar oluşturabilir. Oluşan çukurlara meteor çukuru denir. Ancak Dünya yüzeyi üzerindeki bir çukurdan söz ediliyorsa buna gök taşı çukuru adı verilir.


goktasi cukuru


Yukarıdaki fotoğrafta bir gök taşı çukuru görülmektedir.Ülkemizde de Doğubeyazıt’ta 35 m genişliğinde 60 m derinliğinde bir gök taşı çukurunun olduğunu biliyor muydunuz?


Gök cisimlerinden bir diğeri de  gezegenlerdir. Gezegenler yıldızlardan farklıdır. Çünkü yıldızlar kendileri birer ısı ve ışık kaynağı oldukları halde, gezegenler yıldızlardan aldıkları ışığı yansıtır. Gezegenler yıldızlardan daha soğuk ve daha küçüktür. Dünya’yı Güneş’in aydınlatıp ısıttığını biliyoruz. Bu kadar büyük bir alanı ısıtan Güneş’in Dünya’dan çok daha büyük olması gerekir. Oysa ki Güneş, Dünya’dan küçük bir daire şeklinde görünmektedir. Güneş’in bu kadar küçük görünmesi ile Dünya’ya olan uzaklığı arasında bir ilgi olabilir mi?
İki gök cismi arasındaki uzaklığı kilometre ile ifade etmek bazen yetersiz kalır. Bunun yerine ışık yılı birimi kullanılır. Bir ışık yılı, ışığın boşlukta bir yılda aldığı uzaklıktır. 




2.Güneş Sistemi


 Güneş ve Güneş Sistemi Evren’in bir parçasıdır.Güneş, Dünya’daki canlıların yaşam kaynağıdır. Güneş enerjisinin atmosferde ve yeryüzünde ısıya dönüşmesiyle canlıların yaşaması için gerekli olan sıcaklık sağlanır.
Güneş, Dünya’nın yaklaşık 1 milyon katı büyüklüğündedir. Güneş’in çapı Dünya’nın çapının yaklaşık 109 katıdır. Ancak Dünya’dan gökyüzüne bakıldığında Güneş çok küçük görünür. Bunun sebebi Güneşin Dünya’dan çok uzakta olmasıdır.
Merkezinde Güneş’in ve onun etrafında belirli yörüngelerde hareket eden gezegenlerin, uyduların, kuyruklu yıldızların bulunduğu gök cisimleri topluluğuna Güneş Sistemi denir. Güneş Sisteminde dokuz tane gezegen vardır. Bu gezegenlerden biri olan plüton 24 Ağustos 2006 tarihinden önce Güneş sistemindeki en küçük ve sonuncu gezegen olarak kabul edilmekteydi. Fakat 24 Ağustos 2006 tarihinde uluslar arası Gökbilim Birliği'nin (IAU) Prag’da yaptığı toplantıda Plüton, gezegen sınıfından çıkarılarak “Cüce Gezegen” sınıfına alınmıştır.


Gezegenlerin Güneşe olan uzaklıkları Astronomi Birimi (AB) adı verilen bir uzaklık birimi ile ifade edilir. Bir astronomi birimi Dünya ile Güneş arasındaki uzaklığa eşittir. Dünya’nın Güneş’e olan uzaklığı 149,5 milyon km olduğundan, bir astronomi birimi 149,5 milyon km’dir.

Gezegenleri Tanıyalım






Merkür
• Güneş’e en yakın gezegendir.
• Güneş Sistemi’nin en küçük ikinci gezegenidir.
• Yüzeyi yoğun bir biçimde kraterlidir.
• Kendi etrafında çok yavaş döndüğünden, gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkı çok fazladır.
• Uydusu ve halkası yoktur.







Venüs
• Güneşe en yakın ikinci gezegendir.
• Güneş Sistemi’nin altıncı büyük gezegenidir.
• Dünya ile yaklaşık aynı büyüklükte olduğundan Dünya’nın ikizi olarak adlandırılır.
• Atmosferindeki yoğun karbondioksit yüzünden sera etkisi çok etkilidir.
• Gökyüzünde çok güzel göründüğünden Aşk Tanrısı olarak da adlandırılır.
• Uydusu ve halkası yoktur.





Dünya
• Güneş’e en yakın üçüncü gezegendir.  
• Güneş Sistemi’nin beşinci büyük gezegenidir.
• Canlıların yaşadığı bilinen tek gezegendir.
• Yüzeyinin üçte ikisi suyla kaplıdır. Ayrıca dağlar, denizler, vadiler ve aktif volkanlar bulunur.
• 1 tane uydusu vardır, halkası yoktur.







Ay, Dünya’nın tek uydusudur. Ay, kendi ekseni ve Dünya’nın çevresindeki dönüşünü 27,3 günde tamamlar. Bu nedenle Ayın hep aynı yüzü Dünya’mıza dönüktür. Kuzey Kutbu’ndan bakıldığında, Dünya’nın ve Ayın kendi eksenleri etrafındaki dönüşleri saatin ters yönündedir.
Ayın kütlesi, Dünya’nın kütlesinin yaklaşık seksende biri kadardır. Dünya’nın ve Ay’ın birbirleri üzerinde kütle çekim kuvveti etkileri vardır. Dolayısıyla Ay’ın Dünya’nın etrafındaki dönüşü sırasında, Dünya’nın Aya bakan yüzündeki çekim etkisi, o sırada arkada kalan yüzüne göre daha fazladır. Bu çekim karalar üzerinde fark edilebilir, fakat fazla etkili olamaz. Okyanuslar ve denizler Ay’a doğru bir miktar yükselir. Bu olay gelgit olarak adlandırılır. Günde iki kez gelgit hareketleri meydana gelir.





Mars
• Güneşe uzaklığı bakımından dördüncü gezegendir.
• Güneş Sisteminin üçüncü küçük gezegenidir.
• Kırmızı Gezegen adıyla da bilinir.
• Yüzey şekilleri Dünya’dan teleskopla görülebilir.
• 2 tane uydusu vardır, halkası yoktur.








Jüpiter
• Güneşe uzaklığı bakımından beşinci gezegendir.
• Güneş Sistemindeki en büyük gezegendir.
• Geceleri açık havada teleskopla gözlenebilir.
• Üzerinde hiç kara parçası yoktur ve çok sıcaktır.
• Etrafında toz ve taş parçalarından oluşmuş ince, karanlık bir halka bulunmaktadır.
• 16 tane uydusu vardır. En büyük uydusu Ganimed’dir.







Satürn
• Güneş’e uzaklığı bakımından altıncı gezegendir.
• Güneş Sistemindeki en büyük ikinci gezegendir.
• Gezegende sıcaklık, yaşamaya izin vermeyecek kadar düşüktür.
• Etrafında gaz, buz ve kaya parçalarından oluşan halkalar bulunur.
• 17 tane uydusu vardır. En büyük uydusu Titan’dır.






Uranüs

• Güneşe uzaklığı bakımından yedinci gezegendir.
• Güneş Sistemindeki üçüncü büyük gezegendir.
• Güneş çevresindeki yörüngesinde, yuvarlanan bir varil gibi yan yatmış olarak döner.
• Zehirli gazlardan oluşmuş atmosferi, yaşam için kesinlikle uygun değildir.
• 5 tane uydusu, 11 tane halkası vardır.





Neptün
• Güneş’e uzaklığı bakımından sekizinci gezegendir.
• Güneş Sistemi’ndeki son dev gezegendir.
• Açık yeşil renkte görülür.
• Uranüs’ün ikizi gibidir.
• 8 tane uydusu vardır. Halkası yoktur. En büyük uydusu Triton’dur.







        
Gezegenleri  Eşleştirme  Oyunu  İçin  Tıkla  !


Güneş Sistemi Modeli Oluşturmak İçin Tıkla  !


Uydu: Başka bir gök cisminin etrafında dönen gök cismine uydu denir. Güneş sistemindeki tüm gezegenler Güneş'in uydusudur. Ay gibi diğer gök cisimleri ise gezegenlerin uydularıdır. Uyduları;
Yapay uydulardan ayırmak amacıyla doğal uydu veya tabii uydu olarak da adlandırmak mümkündür.

Yapay uydular insanoğlunun geliştirip Dünya'nın veya başka gezegenlerin yörüngesine yerleştirdiği uydular. Yapay uydular şu başlıklar altında toplanabilir:

Haberleşme uyduları: TV, radyo, telefon gibi iletişim araçlarını kullanabilmek için uzaya gönderilmiş uydulardır. Modern haberleşme uyduları çoğunlukla Molniya veya Alçak Dünya Yörüngeleri'ni kullanırlar.
Meteoroloji uyduları: Bu uydular dünyadaki meteorolojik olayları gözlemlemek için kullanılırlar.

Anti-uydu silah sistemleri:  Katil uydular olarak da bilinen bu uyduların amaçları düşman uydularını yok etmektir. Düşman uyduları vurmak için kinetik mermiler ya da enerji veya partikül silah sistemleri kullanırlar.
Astronomi uyduları: Uzaydaki diğer gök cisimlerini gözlemek amacıyla kullanılırlar.
Biyouydular (Biosatellites): Bilimsel amaçlarla canlı organizmalar taşıyan uydulardır.
Minyatür uydular: Çok çeşitli amaçlarla kullanılabilen sıra dışı şekilde ufak cüsseli uydulardır.
Seyrüsefer uyduları: Radyo sinyalleri vasıtasıyla dünya üzerindeki mobil cihazların yerlerini tespit etmeye yarayan uydulardır. Günümüzde uçaklarda, otomobillerde hatta elde kullanımı oldukça yaygınlaşmış olan bu sistem sayesinde dünya üzerindeki konum bir kaç metre hassasiyetiyle tespit edilebilir.
Gözetleme uyduları: Daha çok askeri gözetleme ve keşif amaçlarıyla kullanılan bu uyduların gerçek kabiliyetleri konusunda detaylı bir bilgi mevcut değildir. Bunun nedeni, bu sistemlere dair bilgilerin "çok gizli" gizlilik derecesinde olmasıdır.
Gözlem uyduları: Bu uydular sivil gözlem amacıyla (çevre faciaları, harita yapımı vs.) kullanılan uydulardır.
Güneş enerjisi uyduları: Bu uydular güneş enerjisini dünya üzerindeki alıcılara yönlendirerek, alternatif enerji kaynağı olarak kullanılması planlanan uydulardır.

3.Uzay Araştırmaları

İnsanlar çok eski zamanlarda Dünya’nın hareketsiz olduğunu ve diğer gök cisimlerinin Dünya’nın etrafında döndüğünü zannetmişlerdir. Daha sonraları diğer gezegenlerle birlikte Dünya’nın da Güneş’in çevresinde döndüğü fikri ortaya atılmış ve böylece gök biliminde yeni bir dönem başlamıştır.
İlk medeniyetler yıldızların konumlarını yön bulmada kullanmışlardır. Ay’ın ve Güneş’in görünür hareketlerine bağlı olarak takvimler oluşturmuşlardır. 
Gökyüzünü incelemeyi bir bilime dönüştürenler ise Eski Yunanlılar olmuştur. Eski Yunanlı Hipporkhos (Hiporkos) yıldız haritalarını bugünküne yakın şekilde çizen kişilerden biridir.
Türk - İslam dünyasının astronomi ve matematik alanlarında şöhrete kavuşmuş olan bilginlerinden Ali Kuşçu, Ay’ın ilk haritasını çıkaran kişidir. Bu nedenle, bugün Ayın bir bölgesine Ali Kuşçu’nun adı verilmiştir.
Hipotetik Hollandalı gözlükçü Hans Lippershey, 1608 yılında ilk teleskobu icat etti. Astronomide kullanılabilecek ilk teleskop, 1609 yılında Galileo tarafından yapıldı. Galileo,yaptığı incelemeler sonucunda Venüs gezegeninin görünüşünün değiştiğini gözlemledi. Bu gözlem ile gezegenlerin Dünya’nın değil, Güneş’in etrafında döndüğü ispatlanmış oldu. İnsanlar, gözlem yapmanın yanı sıra Ay’ı daima büyüleyici bir yer olarak düşündü ve oraya ulaşmanın yollarını aradı. 16 Temmuz 1969’da Neil Armstrong, Edwin Aldrin ve Michael Collins adlı üç astronot (kozmonot) Ay’a yolculuklarına başladılar. Ay’a ilk ayak basan astronot Neil Armstrong oldu.
Uzay teknolojisinin gelişmesiyle birlikte her geçen gün çeşitli teleskoplar ve uzay araçları geliştirildi. Böylece başlangıçta sadece yeryüzünden yapılan gözlemler Uzay’dan da yapılmaya başlandı.
1990 yılında Discovery adlı uzay mekiği tarafından Dünya’nın yörüngesine yerleştirilen Hubble Uzay Teleskobu sayesinde Uzay’ın derinlikleri daha net gözlemlenebilmektedir.
Uzay sondası dünyanın çekim alanından kurtulup, Ay'a, diğer gök cisimlerine, gezegenler arası uzay boşluğuna ya da galaksiler arası uzay boşluğuna gönderilerek, veri toplamaya yarayan robotik uzay aracı ve bu aracın icra ettiği göreve verilen isimdir. Halen aktif durumda yaklaşık 20 uzay sondası görev yapmaktadır. Şu an uzayda sondası bulunan ülkeler ve birlikler, Rusya ve Ukrayna, ABD, AB, Japonya ve Çin'dir.

Uzay İstasyonları

Uzay istasyonu uzay boşluğunda insanların konaklaması ve çalışması için hazırlanan platform. Şu ana kadar yapılan uzay istasyonları alçak Dünya yörüngesine gönderilmiştir. Uzay istasyonlarının diğer uzay araçlarından başlıca farkı, hareket etmek için büyük roketlerinin olmamasıdır. Uzay istasyonlarına gitmek için bu tür hareket roketleri olan diğer uzay araçları kullanılır. Uzay istasyonları, yörüngede haftalarca, aylarca hatta yıllarca kalmak üzere tasarlanırlar. Uzay istasyonları, uzayda uzun süre kalmanın organizma üzerindeki etkilerini araştırmak için kullanıldıkları gibi, çeşitli bilimsel deneyler yapmak için de uygun bir mekan sunarlar. Halen uzayda en uzun kalma rekoru, Mir uzay istasyonunda 437,7 gün kalan Valeri Polyakov'a aittir.
İlk uzay istasyonu, Uzay Yarışı döneminde yörüngeye fırlatılan SSCB'ye ait Salyut 1'dir. uzaya 7'si Salyut ve, 1'i ise Mir olmak üzere 8 uzay istasyonu göndermiştir. ABD'nin uzay istasyonu Skylab 1970'li yıllarda kullanılmıştır. ABD, Skylab'dan sonra çeşitli uzay istasyonu planları yapsa da bunların hiç birini hayata geçirememiştir.Uzaya gönderilen en büyük istasyon ise çeşitli ulusların iş birliği içinde inşa ettikleri Uluslararası Uzay İstasyonu olmuştur.



Uzay’da Kirlilik


Uzay araştırmalarının başladığı ilk günden günümüze kadar Uzay’a pek çok roket fırlatılmıştır. Roketlerin taşıdıkları yüklerde zaman zaman patlamalar olmuş ve bu patlamalar sonunda ortaya çıkan enkazlar Uzay’a yayılmıştır. Yörüngelerdeki yapay uydulardan bir bölümünün ömrü tükenmiş ve Uzay’da serbest olarak dolanmaya başlamışlardır. Tüm bu işe yaramayan cisimler, roket parçaları, ömrü tükenmiş yapay uydular, yakıt tankları ve uzay aracı atıkları Dünya’nın çevresinde dolanan bir hurda yığını oluşturmuştur. Bu durum da uzay kirliliğine yol açmıştır.
Uzay kirliliğinin önlenebilmesi için, uzay araçlarının yörüngelere en az seviyede kirlilik oluşturacak biçimde yerleştirilmesi, ömrü tükenen yapay uyduların ve uzay araçlarının Dünya’ya düşmelerinin sağlanması gerekmektedir.





Şu ana kadar anlatılanlara bakacak olursak; belli başlı gök cisimlerini tanıdık, Güneş sistemini anlamaya çalıştık ve şimdiye kadar yapılan Uzay araştırmalarına değindik.

Peki ya sonrası..






***